BAŞLIK

Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'a aittir. O, kullarının ne yaptıklarını ve ne düşündüklerini bilir. O'nun huzuruna çıkarıldıkları gün herkese yaptıklarını haber verecektir. Allah her şeyi bilir. (NÛR - 64)

Resimler

Dost Siteler

Başlık

Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün işleri O yönetiyor. Âyetleri O açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınızı iyi bilesiniz. (RA'D/2) O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O'na yükselir. (SECDE/5)

İSLAMİ BİLGİLER NAMAZ TEFSİR ORUÇ ABDEST

İSLAMİ BİLGİLER NAMAZ İLMİHAL BİLGİLERİ MEZHEP CANLI TV MÜBAREK GÜN VE GECELER HADİS NAMAZ KURAN-I KERİM DİNLEPEYGAMBERLER HAYATI NAZAR BESMELENİN FAZİLETİ CİNLER NASİH

Maksatları âlimler köprüsünü yıkmak

Maksatları âlimler köprüsünü yıkmak
Sual: "Kusursuz kul olmaz. Âlimlerin hatası olur. Bu bakımdan
imam-ı a’zamı, imam-ı Şafii ve imam-ı Gazali gibi âlimleri eleştirmek
gerekir. Mesela imam-ı Gazali’nin hatası çoktur. Kitaplarında
uydurma hadis var" deniyor. Böyle söylemek doğru mudur?
CEVAP
"Kusursuz kul olmaz" sözü doğrudur. Fakat "imam-ı Gazali,
hata etmiştir, kitaplarında uydurma hadis vardır" sözü yanlıştır.
Böyle söyleyenler, âlimin dindeki ve Allah katındaki yerini bilmeyen
kimselerdir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir)
buyuruldu. (İbni Mace)
Âlimlerin kıymetini ve onlara uymamızı emreden âyetlerden
bazılarının meali şöyledir:
(Bilmiyorsanız âlimlere sorun!) [Nahl 43]
(Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]
(Bunun hükmünü Peygambere ve ülül-emre [âlimlere]
sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa 83]
[Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde
yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir)
buyurdu. (Darimi)]
Hadis-i şeriflerde ise buyuruldu ki:
(Âlimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin
ışıklarıdır.) [Deylemi]
(Âlimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve
kılavuzdur.) [İ.Neccar]
(Bilmediklerinizi salih[âlim]lerden sorup öğrenin!) [Taberani]
Büyükler hakkında böyle konuşmak çok çirkindir, edebe
aykırıdır. İmam-ı a'zam, imam-ı Gazali ve imam-ı Rabbani hazretleri
de müctehid birer imamdır. İtikadda ayrılık olmaz. Peygamber
efendimiz, bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, 72 sinin bid'at ehli
olup Cehenneme gideceğini, bir fırkanın kurtulacağını bildirmiştir.
Fırka-i naciyye denilen bu fırkanın Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkası
olduğunda Ehl-i sünnet âlimleri ittifak etmiştir. Bu ittifakta hata
olmaz. Çünkü Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin âlimleri, dalalet üzerinde birleşmezler, yanlış
bir iş üzerinde ittifakta bulunmazlar.) [İ.Mace]
Müctehidin amele ait işlerdeki hatasına da sevap vardır. Sonra
bir müctehid, diğer bir müctehidin hata ettiğini söylemez. Çünkü
(İctihad, ictihadla nakzedilmez) kaidesi meşhurdur. Mesela, imamı
Şafii hazretleri, deriden çıkan kanın abdesti bozmayacağına,
imam-ı a'zam hazretleri de bozacağına ictihad etmiştir. Şimdi
bunlardan birisine (Hata) denmez. Farklı ictihad denir. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Âlim, ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap
alır.) [Buhari]
Sevap olan bir şey için hata tabirini kullanmak caiz değildir.
Böyle farklı ictihadlar da Allahü teâlânın bir rahmetidir. Nitekim
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlimlerin ihtilafları, farklı ictihadları rahmettir.) [Beyheki]
Sevap ve rahmet olan bir ictihadı için, bir âlime hata ettiğini, ya
cahil yahut da bid'at ehli söyler. İbni Teymiye ve Mevdudi gibi bid'at
ehli, imam-ı Gazali hazretlerinin yazılarına kusur isnat etmiştir. İbni
Hacer-i Mekki hazretleri, (imam-ı Gazali hazretlerinin yazılarına
kusur isnat eden, ya hasetçidir veya zındıktır) buyuruyor. İmam-ı
Rabbani hazretleri de, bid'at ehlinden yılandan, canavardan kaçar
gibi kaçmak gerektiğini bildirmektedir.
Mezhepsiz bir yazar, (imam-ı a'zamın, imam-ı Şafii ve
Gazali’nin zaaflarından bahsetmekte, sahabenin hatalarını
söylemekte ne sakınca vardır? Bunların dokunulmazlığı mı vardır?
Tenkit kapısı kapatılmak ve fikir hürriyeti katledilmek mi isteniyor?)
gibi hezeyanlar savuruyor. Ama aynı mezhepsiz, Abduhu, Efganiyi,
Reşit Rızayı tenkit eden biri çıksa, hemen mezhepsizlik kılıcını
sallayıp, (İslamı bütünüyle yaşayan bu âlimleri tenkit eden haindir,
düzenin uşağıdır) diyor. İslam âlimlerini tenkit etmek fikir hürriyeti,
mezhepsizleri tenkit etmek ise hainlik... Mezhepsizlerin ölçüsü bu...
Peygamber efendimiz, (Âlimler benim vârisimdir) ve
(Eshabım anılınca dilinizi tutun) buyuruyor. Mezhepsiz ise, fikir
hürriyeti diyerek saldırıyor. Âlimlere saldıran belasını bulur.
Başka bir yazar da, (imam-ı Gazali’nin kitaplarında dine aykırı
mesele varsa ne yapacağız?) diyerek, sanki Hüccet-ül İslamın
kitaplarında dine aykırı mesele var gibi göstermeye çalışıyor.
Halbuki gerek imam-ı Gazali hazretlerinin ve gerekse diğer İslam
âlimlerinin kitaplarında dinimize aykırı bir mesele bulunmaz. Çünkü
farklı ictihad, dine aykırılık değil, dinin emri olup rahmettir. Rahmete
hata denmez. Âlimlerin hatası da müslümanlar için hüccettir. (İmamı
a'zamın sözü hak ise al, değilse at) diyerek, istisnasız, bütün
âlimleri senet olmaktan çıkarıyor. (Âlimlere göre değil, hakka göre
ölç!) diyor. Hakkı biz biliyoruz da, âlimler bilmiyor mu? Hakkı, âlimler
bilemezse biz nasıl bileceğiz? (Elimizde temel ölçü olarak Kur'an
olduğuna göre hakkı bâtıldan ayırırız) diyor. Peki, âlimlerin ellerinde
Kur'an-ı kerim yok muydu? Onlar yanılabiliyor da mezhepsizler niye
yanılmıyor? Bütün maksatları âlimler köprüsünü yıkmaktır.
Mezhepsizler, fikir anarşisi çıkartmak, hak ile bâtılı karıştırmak
ve hak yol üzerindeki köprüleri yıkmak istiyorlar. Âlimlerin kurduğu
köprüleri yıkıp, bid'at denizinde insanları boğmak istiyorlar. Fakat,
âlimlerimizin kurduğu bu köprüler, bid'at ehlinin üfürmesiyle
yıkılacak kadar zayıf değildir.
Kötülerin kötülüğünü açıklamalı
Dinimiz ilme ve âlime büyük önem verir. Bize ilmi bildiren
âlimlerdir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir)
buyuruldu. Peygamberlerin vârisleri olan âlimlere dil uzatan, onları
âlim oldukları için kötüleyen kimsenin imanı gider. Bir de İslam âlimi
sanılan ve dinimizi içten yıkmaya çalışan dinde reformcular vardır.
Bunların ihanetlerini söylemek, kötülemek olmaz. Dinin emrine
uymak olur. Kötüye kötü, kirliye pis demek yanlış değildir. Temize
pis demek kötülemek olur.
Kötülerin kötülüğünü açıklamak, Müslümanları onların
zararından korumaya çalışmak farzdır.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bid’atler yayılıp, bu ümmetin sonra gelenleri, öncekilere
lanet edince, ilim sahipleri bunu herkese bildirsin! Bildirmeyip
ilmini gizleyen, Kur’an-ı kerimi gizlemiş sayılır.) [İ.Asakir]
(Ortalık karışır, yalanlar yazılır, âdetler ibadetlere karıştırılır
ve Eshabıma dil uzatılırsa, doğruyu bilen herkese bildirsin!
Doğruyu bilip de gücü yettiği halde bildirmezse, Allah’ın,
meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerine olsun!)
[Deylemi]
Bu durumda bir Müslüman nasıl olur da "Bana ne" diyebilir?
Gücü yettiği halde nasıl lanete müstahak olabilir?
Reformcunun biri çıkıyor, (Ortalık iyice aydınlandıktan sonra
oruca başlanır) diyerek milletin orucunu ifsada çalışıyor. Bekara
suresinin 187. âyetinde, (Sabahın beyaz ipliği [aydınlığı] siyah
ipliğinden ayırt edilinceye kadar yiyip için, sonra geceye kadar
orucu tamamlayın!) buyurulmuştur. Bu ipliklerin, gündüzün
beyazlığı ile gecenin siyahlığı olduklarını anlatmak için, daha sonra
fecrin kelimesi nazil oldu. Gündüzün beyazlığı ile gecenin siyahlığı,
iplik gibi birbirinden ayrılınca, oruca başlanır. Sabah namazının vakti
girmeden önce yiyip içme kesilir.
Bir başka reformcu, (Bugün camilerde kılınan namazlar,
Peygamberin kıldığı namaza uymuyor) diyor. Namazın nasıl
kılınacağını da bildirmiyor. Namaz kıldırmamak için her yola
başvuruyor. Namaz kılmadığı, oruç tutmadığı, her çeşit günahı
işlediği için, (Amelsiz iman makbul, fakat imansız amel makbul
değildir) diyor. Sözü doğru ise de, maksadı başkadır. (Namaz
kılmasam da, her günahı işlesem de bana sapık diyemezsiniz)
demek istiyor.
Yine aynı reformist kişi, (Kur’anı zamana ve mekana göre
yeniden ictihadımla yorumlayıp "Çağdaş ilmihal" yazacağım) diyor.
Yani, ictihad adı altında dinde reform yapmak ve bütün sapık
fikirlerini buraya koymak, böylece halkı zehirlemek istiyor.
Böyle reformcular için, (Bu kimselerin hiç iyi tarafı yok mudur?)
denilmesi doğru değildir. Cenab-ı Hak, imansızların yol, köprü, cami,
yaptırmak gibi hiçbir ameline sevap vermiyor, Cehenneme atıyor.
Böyle kimselerin ihanetlerini açıklamak, onları kötülemek olmaz.
Böyle kötü din adamları, din, iman hırsızlarıdır. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Âlimlerin iyisi, insanların en iyisidir. Âlimlerin kötüsü ise,
insanların en kötüsüdür.) [Bezzar]
(Yazıklar olsun kötü âlimlere ki, ilmi ticarete alet ederler.
Devlet adamlarına yaklaşır, menfaat temin etmeye çalışırlar.
Bunların yaptıkları ticaret, kesada [darlığa, kıtlığa] uğrasın!)
[Hakim]
(Bir zaman gelir ki, âlimler fitne çıkarır, camiler ve hâfızlar
çoğalır, ama, [hakiki] âlim bulunmaz.) [Ebu Nuaym]
Pırlantaya cam demek gibi
Sual: Bazıları imam-ı Gazali’ye İslam filozofu diyorlar. Âlime
filozof denir mi?
CEVAP
İmam-ı Gazali hazretleri, kendi zamanındaki fıkıh âlimlerinin en
üstünü idi. Şafii fıkıh kitapları, hep onun kitaplarından vesikalar
vermektedir.
Bu büyük İslam âlimine ve benzerlerine, (İslam filozofu),
yazılarına ve bütün (İlm-i kelam), yani (Akaid) kitaplarına da, (İslam
felsefesi) diyorlar. Halbuki, İslamiyet’te felsefe yoktur. İslam âlimleri,
filozof değildir. Felsefe, din, ruh ve ictimai bilgi cahillerinin, bu
bilgilerden, kendi kısa akılları ile ve zamanlarındaki fenni keşiflere
göre, anladıklarına, yani bozuk düşüncelerine denir. İslam
âlimlerinin kitapları ise, ilim sahiplerinin, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i
şeriflerden çıkardıkları bilgilerdir. İslam bilgilerine felsefe demek,
pırlantayı cam parçalarına benzetmek gibidir. İslam âlimlerine
felsefeci demek de, pırlantaya cam demek gibi olup, bu yüksek
âlimlere hakaret etmek olur.
Din düşmanlarının âlimlerimize saldırması
Din düşmanlarının, dine ve din âlimlerine saldırması
yadırganmaz. Âlimlerin de meşhur ve tesirli olanlarına saldırırlar.
Özellikle imam-ı Gazali hazretleri, onlar için hedef tahtasıdır.
Dinimizi içten yıkmaya çalışan reformcular da, aynı şeyi yapıyorlar.
Bazı ahmaklar da, meşhur olmak için cami duvarını kirletmeyi, yani
İslam âlimlerine saldırmayı tercih ediyorlar.
İslam âlimi kime denir? Her dalda uzman olan âlimler vardır.
Fıkıh âlimi, hadis âlimi, tasavvuf âlimi, kelam âlimi, fen âlimi gibi.
Bunların hepsini bilene İslam âlimi denir. Bilmek de yetmez.
Bildikleri ile amel etmesi ve ihlaslı olması da şarttır. Onun için ilim,
amel ve ihlas sahibi olan müslümana İslam âlimi denir. Bu üçünden
biri noksan olana kötü din adamı, yobaz denir. Mason Abduh,
çömezi mezhepsiz Reşit Rıza ve günümüzde bunların peşinden
giden bid’at ehli birer yobazdır. İslam âlimi, dinin bekçisi, yobaz ise,
şeytanın yoldaşıdır. Dört mezhebin imamı, imam-ı Rabbani ve
imam-ı Gazali gibi müctehidler, İslam âlimidir. İşte Resulullah
efendimiz, bu âlimler için, (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir)
buyurdu. (İbni Mace)
İmam-ı Birgivi, “İslam âlimlerince yazılan bir din kitabına hakaret
etmek, bu âlimlerden biri ile alay etmek ve saygı göstermek gereken
bir şeye hakaret etmek, hakaret edilmesi gereken bir şeye saygı
göstermek küfürdür” buyuruyor.
Mezhepsizler, demagojiyi iyi becerirler. Mesela imam-ı
Birgivi’nin yukarıdaki sözünü alarak, “Sizler çelişki içindesiniz,
Efgani ve Abduh gibi âlimleri kötülediğiniz için kâfirsiniz” derler. Aynı
mantıkla, imam-ı Gazali hazretlerine saldırırlar. “Gazali, İslam
filozoflarına kâfir diyor, Kur’ana aykırı hadisleri İhya’sına almıştır,
sahih hadisle, uydurma hadisi ayıramazdı. Gazali şimdi yaşasaydı
İhya’yı yazmazdı” gibi hezeyanlarda bulunuyorlar. Mezhepsizler, bir
hadisin Kur’ana aykırı olduğunu biliyor da, koca imam bilemiyor mu?
Büyük âlim İbni Hacer-i Mekki hazretleri, imam-ı Gazali
hazretlerinin yazılarında kusur bulan kimse, ya hasetçidir veya
zındıktır buyuruyor. (El- i’lam bi-kavâti’il-islam)
İbni Âbidin hazretleri, imam-ı Gazali, zamanının hüccet-ülİslamı
ve âlimlerin en üstünü idi. Ona dil uzatan kimse,
cahillerin en cahili, fâsıkların en kötüsüdür buyurdu. (El-Ukudüd-
dürriyye)
Kâtip Çelebi, Bütün din kitapları yok olsa, imam-ı Gazalinin
kitapları, bu boşluğu doldurabilir, hatta İhyâ’sı bile kâfi gelir
diyor.
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de, imam-ı Gazali’nin
İhyâ kitabı, bütün âlimlerce doğru ve yüksektir. Bir gayrı
müslim, severek yapraklarını çevirirse, müslüman olmakla
şereflenir buyuruyor.
Sual: Eskiden daha çok, imam-ı Gazali’ye, kitaplarına uydurma
hadis aldı diye mason Abduhçu mezhepsizler iftira ederdi. Şimdi de,
din cahilinin biri, (Matematiği zararlı, fen ilimlerini gereksiz, felsefeyi
İslama aykırı gören Gazali, bilimsel uyanışı yıkmıştır) diye iftira
ediyor. İmam-ı Gazali’nin kitapları meydandadır. Bu iftira nasıl
yapılabiliyor?
CEVAP
Din düşmanları genelde, açıkça saldırmıyor. İslam âlimini,
tesettürü, tesbihi, takkeyi bahane ederek dini kötülüyor. Hangi din
düşmanı__________na sorarsanız sorun, (Ben Müslümanlığa karşı değilim, ben
irticaya karşıyım. Kadınların kapanmasına karşıyım. Araplara para
yedirmek için hacca gidilmesine, medreselere, Kur'an kurslarına
karşıyım) gibi cevaplar verir. Halbuki karşı olduğu hususlar, dinde
bulunan şeylerdir.
İmam-ı Gazali hazretleri, eserlerinde, özetle buyuruyor ki:
İslami ilimler, akli ve nakli ilimler [din bilgileri] olmak üzere ikiye
ayrılır. Akli ilimler [fen bilgileri], akıl ile incelenerek, tecrübe edilerek
ve hesaplanarak elde edilir. Bu ilimler, nakli ilimlerin anlaşılmasına
ve tatbik edilmesine de yardımcıdır. Öğrenilmeleri farz-ı kifayedir.
Bu ilimler, matematik, mantık ve bütün tecrübi ilimlerdir. Hadis-i
şerifte, (İlim Çin’de de, [çok uzakta ve kâfirde de] olsa, gidip
alınız) buyuruldu. Bir islam şehrinde, fennin yeni bulduğu bir alet, bir
vasıta yapılmayıp, bu yüzden bir müslüman zarar görürse, o şehrin
idarecileri mesul olur.
İslami ilimlerin tasnifi
Fennin ilerlemesi, Allahü teâlânın varlığını ve kudretini daha
fazla meydana çıkarmaktadır. Astronomi ve anatomi bilmeyen,
Allahü teâlânın varlığını ve kudretini iyi anlayamaz. Akli ilimler, iyi,
kötü ve mubah olarak üçe ayrılır:
1- İyi olanlar: Tıp, matematik ve benzeri ilimlerdir ki, bunlar da
farz-ı kifaye ve fazilet olmak üzere ikiye ayrılır:
a) Farz-ı kifaye olanlar: Fen bilgileri böyledir. Mesela tıp,
insanın sıhhatli olarak yaşayabilmesi için zaruridir. Hesap ilmi, alışveriş,
miras, vasiyet ve bütün muamelatta zaruridir. Bu ilimleri bir
beldede bilen bulunmazsa halk zorlukla karşılaşır ve hepsi birden
mesul olur. Fakat ihtiyaç nispetinde bilenlerin bulunması kâfidir. Bu
suretle diğerleri de bu mecburiyet ve mesuliyetten kurtulmuş olur.
Tıb ve hesap gibi fen ilimlerine farz-ı kifaye dememize şaşmayın.
Hakikat şu ki: Bütün sanatların asılları aynı hükümde olup farz-ı
kifayedir. Rençberlik, dokumacılık, siyaset, dikicilik, tıp v.s. Bir
ülkenin tabibi olmazsa hastalık çoğalır, insanlar işinden gücünden
kalır, takâtten kesilir ve nihayet ölüme mahkum olur.
b) Fazilet olanlar: Fen ilimlerinin, çok ender gerekecek en ince
teferruatına inmektir. Bu da, gereken kısımları anlamayı
kolaylaştırması bakımından bir fazilet ve üstünlüktür.
2- Kötü olanlar: Bunlar dinde yeri olmayıp, hiçbir fayda
sağlamayan, sihir [büyü], tılsım, telbisat [sahteyi doğru gibi gösterip
aldatma ilmi] gibi.
3- Mubah olanlar: Şiir öğrenmek, eski tarihlerle meşgul olmak
gibi. Bu ilimlerin hepsi makbuldür. İlim bizatihi kötü değildir. Yanlış
yerlerde kullanılırsa zararlı olur.
Astronomi ilmi de kötü değildir. Peygamber efendimiz,
(Kaderden, yıldızlardan ve Eshabımdan bahsedilince sükut
edin) buyurdu.
Kırk gün sonra ölür
Bazı hallerde cehalet, bazıları için daha faydalıdır. Çocuğu
olmayan, bir hanım doktora gider. Doktor, nabzına bakıp,
“Doğurmadığı iyi, çünkü bu kadın, kırk güne kalmaz ölür” der.
Hanımı dehşetli bir korku sarar, vasiyetini yapar. Kırk gün yemez
içmez, üzüntü içinde günleri geçer. Kırk gün geçtiği halde
ölmeyince, kocası doktora durumu bildirir. Doktor der ki:
- Şimdi çocuk doğurur.
- Nasıl olur doktor bey?
- Hanımınız çok şişmandı. Ondaki yağın çocuk olmasına mâni
olduğunu anladım. Bu kadını ölüm korkusundan başka bir şey
zayıflatmaz diye onu ölümle korkuttum. Şimdi zayıfladı, yağ eridi,
çocuğun doğmasına mani kalmadı.
İşte şu kıssa bazı kimselerin bazı ilimleri bilmemesinin iyi
olacağına bir örnektir. Peygamber efendimiz de, (Faydası olmayan
bilgiden Allahü teâlâya sığınırım) buyuruyor. (İhya)
İmam-ı Gazali hazretleri, Yunan felsefecilerinin küfre düşürücü
bütün sapıklıklarını tespit etmiştir. Bunlardan üçü şudur: Felsefeciler
diyor ki:
1- Âlem, Allah gibi ezeli ve ebedidir.
2- Allah, cüzi olan şeyleri bilmez.
3- Cismani ve bedeni bir haşr, dirilme yoktur. (Tehafüt-ülfelasife)
İmam-ı Gazali hazretlerinin fikirleri bunlardır. Bu fikirlerin
ilme düşmanlıkla veya geri kalmışlıkla, ilerlemeye mani olmakla
ne ilgisi vardır?
Sual: Dini bilgim yoktur ancak yazdığınız bütün bilgiler yanlış.
Sebebi de aklıma ve diğer gazetelerden okuduğum bilgilere uygun
gelmiyor. Mesela (İlim Çin’de de olsa alınız) sözü, hadis olmadığı
halde, hadis diye nasıl yazabiliyorsunuz? Bir gazetede hadis
olmadığını okudum. Gazali’nin İhya’sından aldığınız yazı da
yanlıştır. Bir doktor bir kadına, 40 gün sonra öleceksin nasıl
diyebilir? Gazali de sizler gibi kara cahilin birisi imiş. Bu asırda onun
bildirdikleri ile hareket edilir mi?
CEVAP
1- Tıp bilgisi olmayanın bir doktoru tenkit etmesi gülünç olduğu
gibi, dinimizden tamamen habersiz biri, dini konuda kulaktan
duyduğu, gazetelerden okuduğu, yalan yanlış bilgiler üzerine, imamı
Gazali hazretleri gibi, büyük bir din otoritesini nasıl tenkit edebilir?
Tenkit edilen yazı yukarıda bahsettiğimiz yazı.
Hastasını tedavi eden doktordur. Bunu İhya’da bildiren de,
imam-ı Gazali hazretleridir. Eski bir siyasetçinin zannettiği gibi,
imam-ı Gazali hazretleri, bir köy imamı değildir. Sözü dinde senet
büyük bir âlimdir. (radıyallahü teâlâ anh)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim bir âlimi aşağılarsa, Allahü teâlâ da, onu aşağılar.)
[R.Nasıhin]
(Ehli olmayana ilimden bahseden, domuzların boynuna inci
kolye asan kimseye benzer.) [R.Nasıhin]
(Âlimler Peygamberlerin vârisidir.) [Ebu Davud, İ.Mace,
Tirmizi, Deylemi, İ.Neccar]
(Âlimler, yeryüzünün ışıkları, benim ve diğer enbiyanın
vârisleridir.) [Ebu Nuaym]
(Âlimler olmasaydı, insanlar helak olurdu.) [R.Münire]
Böyle zatlara dil uzatanın dili kurur.
2- (İlim Çin’de de olsa alınız) hadis-i şerifini birkaç mezhepsiz
uydurma demiş ise de, Deylemi, Taberani, Beyheki, İbni Adiy, İbni
Abdilber, Muhammed Gazali gibi büyük âlim ve muhaddisler, bu
hadis-i şerifin sahih olduğunu bildirip kitaplarına almışlardır. Bu
âlimlere değil de, birkaç mezhepsize inanmak cahillik olur.
Âlimler hata eder mi?
Selefi görüşlü biri ile âlimlere olan itimat hakkındaki
konuşmamız ilgi çekici olduğu için aynen nakletmek istiyorum. Selefi
sordu:
- Namazda rükua eğilirken ayakları birleştirmenin kitapta yeri
var mı?
- Halebi-yi Kebir ve Sagir, Miftah-ül cenne, Dürr-ül muhtar
ve İbni Âbidin’de var.
- İbni Âbidine inanmam.
- Nasıl olur? İbni Âbidin Hanefi mezhebinde en muteber ve
en geniş bir fıkıh kitabıdır.
- İbni Âbidin kitabına uydurma hadis almıştır. Uydurma hadis
alan birinin diğer yazılarına nasıl itimat edilir?
- Hangi hadis uydurmaymış?
- Ebu Hanife’yi öven hadis... Mezhep taassubuyla kitabına
almış.
- İbni Âbidin hanefidir ama, aynı hadis-i şerif, Şâfii
âlimlerinden İbni Hacer-i Mekki’nin Hayrât-ül-hisân kitabında da
vardır. Mezhep taassubu olsaydı, Ebu Hanife ile ilgili hadis-i
şerifi kitabına alır mıydı? Hiçbir İslam âliminin kitabında
uydurma hadis olmaz.
- Niye olmasın, Gazali’nin kitabında bir sürü uydurma hadis var.
Iraki bunları tespit etmiştir.
- Iraki kaynağını bulamadığı hadis-i şeriflere, kaynağını
bulamadım demiştir. Bulamadım demek uydurma demek
değildir. Sonra İslam âliminin kitabındaki bir hadis-i şerife
uydurma denebilir mi?
- Kur’ana aykırı ise elbette denir.
- İbni Hacer-i Mekki, İbni Âbidin ve İmam-ı Gazali gibi
âlimlerin kitaplarında uydurma dediğin hadisler Kur’ana aykırı
mıdır?
- Aykırı ki uydurma denmiştir.
- Kur’ana aykırı olduğunu kim anlamış?
- Kim olacak onlara uydurma diyenler.
- Peki onlara uydurma diyenler, Kur’ana aykırı olduğunu
anlamış da, imam-ı Gazali hazretleri gibi büyük bir âlim
anlayamamış mı? Ne çirkin bir iftira bu? İmam-ı Gazali’nin
kitabında uydurma olarak bildiğin en meşhur hadis hangisidir?
- Çok... Mesela (İlim Çin’de de olsa alın)
- Bu hadis-i şerife mezhepsizler uydurma demişlerse de,
Taberani, Beyheki ve İbni Adiy gibi hadis âlimleri buna sahih
demişler ve kitaplarına almışlardır.
- Peki namazda rükua eğilirken ayakların birleştirilmesi
Kur’anda var mı?
- Namazın farzları Kur’anda var mı da sünnetleri olsun?
- Peki sünnette var mı?
- Dinimizde delil sadece kitap ve sünnet değil, icma ve
kıyas da vardır. Âlimlerin ictihadı da senettir.
- Ben kıyası, ictihadı kabul etmem. Âlim hata edemez mi?
- Âlim hata etmez dense yanlış olmaz. Çünkü Âlimin
ictihadı hatalı bile olsa senettir. Allahü teâlâ ahirette onun
ictihadına göre amel edip etmediğimizi soracaktır. Buhari’nin
bildirdiği hadis-i şerifte, (Âlim ictihadında hata ederse bir, isabet
ederse iki sevap alır) buyuruldu. Bunun için hak mezhepler
meydana gelmiştir.
- Birinin ak dediğine öteki kara demiştir.
- Ama bu yetkiyi Allah ve Resulünden almıştır. Bir hadis-i
şerifte, (Âlimlerin farklı ictihadları rahmettir) buyuruluyor.
(Beyheki)
- Hatalı bir ictihadla amel etmek caiz olur mu?
- Bir müctehidin hata ettiğini başka müctehid bilemez.
İctihad ictihadla nakzedilemez. Mesela Hanefi ve Hanbeli’de
gusülde ağzın içini yıkamak farz iken, Maliki ve Şafii’de farz
değildir. Bunun için mezhebin birine doğru, ötekine yanlış
denemez. Yanlış da olsa müctehidin ictihadı ile amel eden
kurtulur. Çünkü müctehid bu yetkiyi Kitap ve Sünnetten
almıştır. Farklı ictihadda bulunmak gibi, her müctehidin bir
hadisten hüküm çıkarması da farklıdır. Hatta bir müctehidin
sahih dediği bir hadis-i şerife, başka bir müctehid sahih
değildir de diyebilir. O sahih değildir dedi diye o hadis uydurma
olmaz. Sahih değildir diyen âlim, o hadise göre kendisi amel
edemez. Ama sahih diyen âlim, bu hadis-i şerife göre amel
eder, ona tâbi olan insanlar da amel eder.
Not: Bu hususta geniş bilgi Mezhep ve Mezhepsizlik
maddesinde var.
Bugün 172309 ziyaretçi (516309 klik) kişi burdaydı!

DUYURU PANOSU

SİTEMİZDE ULAŞMAK İSTEYİPTE ULAŞAMADIĞINIZ KONULARI MESAJLA BİLDİREBİLİRSİNİZ.... İSLAMİ BİLGİLER

Video

TR.GG REKLAM

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol