BAŞLIK

Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'a aittir. O, kullarının ne yaptıklarını ve ne düşündüklerini bilir. O'nun huzuruna çıkarıldıkları gün herkese yaptıklarını haber verecektir. Allah her şeyi bilir. (NÛR - 64)

Resimler

Dost Siteler

Başlık

Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün işleri O yönetiyor. Âyetleri O açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınızı iyi bilesiniz. (RA'D/2) O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O'na yükselir. (SECDE/5)

İSLAMİ BİLGİLER NAMAZ TEFSİR ORUÇ ABDEST

İSLAMİ BİLGİLER NAMAZ İLMİHAL BİLGİLERİ MEZHEP CANLI TV MÜBAREK GÜN VE GECELER HADİS NAMAZ KURAN-I KERİM DİNLEPEYGAMBERLER HAYATI NAZAR BESMELENİN FAZİLETİ CİNLER NASİH

Peygamber efendimizin ırkı

Peygamber efendimizin ırkı
Sual: Peygamberimizin ırkı ne idi?
CEVAP
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Araptır. Arap,
güzel demektir. Mesela, lisan-ı Arap, güzel dil demektir. Coğrafyada
Arap demek, Arabistan yarımadasında doğup büyüyen ve onların
kanından olan kimse demektir. Peygamber efendimizin akrabasını,
Arapları sevmek ve saymak ibadettir. Onları her Müslüman sever.
Anadolu’ya misafir gelen esmer fellahlar ve zenciler; saygı
gösterilsin diye kendilerini, Arap diye tanıttırmış, Anadolu’nun temiz,
saf Müslümanları da Araba olan hürmetlerinden dolayı, bunları
sevmişlerdir. Çünkü, dinimizde siyah beyaz ayrımı yoktur.
Siyah bir Müslüman beyaz bir kâfirden çok üstün, çok daha
kıymetlidir. Siyah olmak, imanın şerefini azaltmaz. Resulullah
efendimizin çok sevdiği Hazret-i Üsame ve Bilâl-i Habeşi hazretleri
siyah idi. Ebu Leheb ve Ebu Cehil kâfirleri beyaz idi. Allahü teâlâ
insanın rengine değil, iman ve takvasına kıymet vermektedir.
Siyahların, esmerlerin kendilerini Arap olarak tanıtmaları, İslam
düşmanlarının işlerine yaradı. Bu düşmanlar, siyah insanları, aşağı
ve iğrenç olarak tanıttılar, köle olarak kullandılar. Arabı siyah olarak
tanıtmaya, böylece Müslümanları Peygamber efendimizden
soğutmaya uğraştılar. Siyah resimlere, kara köpeklere, resmin
negatif filmine Arap dediler. Arap saçı, Arap sabunu, kara Fatma
böceği gibi uydurma isimlerle Arap milletini kötülediler. Aşağıda
Peygamber efendimizi öven hadis-i şerifler ayrıca Arap milletinin de
üstünlüğünü göstermektedir.
(Allahü teâlâ, beni insanların en iyilerinden vücuda getirdi.)
[Tirmizi]
(Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.)
[Buhari]
(Allahü teâlâ, İsmail aleyhisselamın soyundan Kureyşi
seçti, Kureyşten de, Haşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni
süzüp seçti.) [Müslim]
(Ensarı müminden başkası sevmez, münafıktan başkası da
buğzetmez.) [Buhari]
Şimdi gerçek Arap çok azalmıştır. Çoğu Asya’ya cihada gitmiş,
bir daha dönmemiştir. Arap bu kadar övüldüğü halde, ırkçılık
yapanlarının Cehenneme gideceği de bildirildi. Bir hadis-i şerifte,
(Arap, ırkçılık yüzünden sorgusuz sualsiz Cehenneme atılır)
buyuruldu. (Ebu Ya’la)
Kâfir olan bir Arap, Müslüman Fransızdan üstün olamaz. Böyle
bir ırkçılık dinimize aykırıdır. Dinimizde ırkçılık yoktur. Kur'an-ı
kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık.
Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah
indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır.) [Hucurat- 13]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve
Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme, [Arap olmayana]
Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya,
karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine
üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.) [İbni Neccar]
(Allahü teâlâ, cahiliyet övünmelerini sizden kaldırdı. Hepiniz
Âdem aleyhisselamın evlatlarısınız. Âdem ise topraktan
yaratılmıştır.) [Tirmizi]
(Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen,
bizden değildir.) [Ebu Davud]
Arap milletinin üstünlüğü
Sual: Dinimizde ırkçılık yoktur. Ancak, genelde bir millet diğer
milletlerden üstün olamaz mı?
CEVAP
Elbette olur. Genelde bazı milletler cömert, bazıları cimri olur,
bazıları yiğit bazıları korkak olur. Bazıları çalışkan, bazıları tembel,
bazıları kavgacı, bazıları uysal olur. Ama bir millet toptan hep böyle
olmaz. Bir babanın bile iki evladı olsa biri iyi, öteki kötü olabilir.
Âdem aleyhisselamın oğlunun birisi çok uysal bir mümin idi, öteki
ise zalim bir kâfir idi. Resulullah efendimizin amcasının biri mümin,
öteki kızıl kâfir idi. Buna rağmen Arap milleti genelde üstün vasıflara
haizdir. Bu soylu Arap milletinin Arabistan’da kalmadığı din
kitaplarında yazılıdır. Seadet-i Ebediyye kitabında diyor ki:
(Bugün, Arabistan’da, Mekke-i mükerreme ve Medine-i
münevverede bulunanlar, asırlar boyunca, Afrika’dan, Asya’dan ve
diğer yerlerden gelip yerleşen yabancıların soyundandır. Sultan
ikinci Abdülhamid hanın amirallerinden Eyyub Sabri paşa, beş ciltlik
Türkçe (Mirat-ül-Haremeyn) kitabında, koca Mekke şehrinde, iki
Arap evinin kalmış olduğunu yazmaktadır. Bugün ise hiç yoktur.)
Arap, kelime olarak güzel demektir. Zenciler ve fellahlar Arap
değildir. Müslüman olan Araplar hakkında bir çok hadis-i şerif vardır.
Bazılarının mealleri şöyledir:
(Allahü teâlâ, insanlar içinden seçtiklerini Arabistan’da
yerleştirdi. Bu seçilmişlerden de, beni seçti. O halde,
Arabistan’da bana bağlı olan Müslümanları seven, benim için
sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık etmiş olur.)
[Taberani]
(Şu üç sebepten dolayı Arabı sevin: Ben Arabım. Kur’an
Arapçadır ve Cennet ehlinin lisanı da Arapçadır.) [Taberani,
Hâkim, İbni Asakir, Abdürrazzak]
(Fakirleri sevin ve onlarla oturup kalkın. Müslüman Arabı da
kalbden sevin.) [Hâkim]
(Arabı ve onların bekasını da sevin. Çünkü onların bekası
İslam’da nurdur. Son bulmaları ise İslam’da zulmettir.)
[Ebuşşeyh]
(Ebu Bekri ve Ömer’i sevmek sünnet, buğz etmek küfürdür.
Ensarı sevmek imandandır, buğz etmek küfürdür. Müslüman
Arabı sevmek de imandandır, buğz etmek küfürdür.) [İ.Neccâr]
(Arabı sevmek iman alameti, buğz ise münafıklık
alametidir.) [Hâkim, Beyheki, Dare Kutni]
(Kureyş’i sevin. Çünkü Allahü teâlâ, onları sevenleri sever.)
[Taberani]
(Arab, yeryüzünde Allahü teâlânın nurudur. Onların yok
olması zulmettir. Onlar yok olunca, nur gider, zulmet gelir.)
[Hâkim]
(Dört kabilesi hariç, Arabın hepsi İbrahim oğlu İsmail
evladıdır.) [İ.Asakir]
(İnsanların iyisi Arap, Arabın iyisi Kureyş, Kureyş’in iyisi
Beni Haşim’dir. Acemin iyisi Fars, Sudanlının iyisi Nube, malın
hayırlısı mehirdir.) [Deylemi]
(Ehli beytimin, Ensarın ve Arabın hakkını tanımayan, ya
münafık, veya veledi zina, yahut haram karışmıştır.) [Beyheki,
İ.Adiy, El Baverdi]
(Arabın helak olması kıyamet alametidir.) [Tirmizi, Taberani]
(Bana buğz eden dinden ayrılır. Müslüman Araba buğz
eden bana buğz etmiş olur.) [Tirmizi, Taberani, İ.Ahmed, Beyheki,
Ebu Ya'la, Hâkim]
Arap Yahudi kardeşliği
Sual: Araplarla Yahudilerin aynı ırktan geldikleri doğru mudur?
CEVAP
Evet, doğrudur. İbrahim aleyhisselam, hanımı Sare (Sara)
validemiz, 70 yaşına geldiği halde çocuk sahibi olamayınca, Hacer
isminde bir cariye ile evlendi. Bundan İsmail aleyhisselam doğdu.
Sare validemiz de, Allahü teâlâya kendisine de bir çocuk vermesi
için dua etti. Allahü teâlâ, ona da bir çocuk ihsan etti. Bu da, İshak
aleyhisselam idi. İsmail aleyhisselam Arapların, İshak aleyhisselam
da İbranilerin ceddi oldu. Yani, Araplarla İbraniler [Yahudiler], aynı
babadan; fakat ayrı analardan gelme kardeş oluyorlar. İbrahim
aleyhisselam ise, Muhammed aleyhisselamın dedelerindendir.
Bütün ırklar ise, Âdem aleyhisselama varmadan, Nuh
aleyhisselamda birleşiyor.
Resulullahın bütün dedeleri mümindi
Sual: Resulullah efendimiz, Hazret-i İbrahim’in soyundan
geldiğine göre, Hazret-i İbrahim’in babası Azer de kâfir olduğuna
göre, nasıl olur da, Resulullahın mübarek nuru bir kâfire geçebilir?
Peygamberimizin bütün dedeleri mümin değil mi idi?
CEVAP
Resulullah efendimizin anası, babası ve bütün dedelerinin temiz
bir mümin olduğu, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle sabittir. Bunun
aksini söylemek, bu husustaki nassları inkâr olur.
Tevbe suresinin 28. âyet-i kerimesinde müşriklerin necis, yani
bedenlerinin değil itikadlarının pis olduğu bildiriliyor. Peygamber
efendimiz de bütün dedelerinin temiz olduğunu bildiriyor. Şuara
suresinde (Vetekallübeke fissacidin) buyuruluyor. Yani mealen,
(Sen, yani senin nurun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana
inkılab etmiş, ulaşmıştır) demektir. Ehl-i sünnet âlimleri bu âyet-i
kerimeyi tefsir ederken, bütün ana babalarının mümin olduğunu
bildirmişlerdir. Mevahib-i ledünniyye kitabının başında, bütün
dedelerinin temiz birer mümin olduğunu bildiren hadis-i şerifler
nakledildikten sonra buyuruluyor ki:
(İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
"Seni bir Peygamberin neslinden diğer bir Peygamberin
nesline naklettim. Yani senin soyun Peygamberler silsilesidir.
Bir babanın iki oğlu olsa, peygamberlik hangisinde ise,
Resulullah ondan gelmiş demektir.")
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.)
[Buhari]
(Allahü teâlâ, Arabistan’daki seçilmişlerden beni seçti. Beni
her zamandaki insanların en iyilerinde bulundurdu.) [Taberani]
(Dedelerimin hiçbiri zina etmedi. En iyi babalardan, temiz
analardan geldim. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben
bunların, en iyisinde bulunurdum.) [Mevahib]
(Hazret-i Âdem’den babama kadar hep nikahlı ana babadan
geldim. Ben ecdat olarak sizin en hayırlınızım.) [Deylemi]
(Soy bakımından da insanların en şereflisiyim. Öğünmek
için söylemiyorum.) [Deylemi]
[Yani, (Hakikati bildiriyorum, hakikati bildirmek vazifemdir,
bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum) demektir.]
Bu hadis-i şerifler ve Şuara suresindeki âyet-i kerime,
Peygamber efendimizin bütün dedelerinin temiz bir mümin olduğunu
göstermektedir. Kâfirler pis olduğuna göre, Hazret-i İbrahim’in
babasının kâfir olması mümkün değildir.
Molla Cami hazretleri buyuruyor ki:
(Muhammed aleyhisselamın zerresini taşıdığı için, Hazret-i
Âdem’in alnında nur parlıyordu. Bu zerre, Hazret-i Havva’ya ve
ondan Hazret-i Şit’e ve böylece temiz erkeklerden temiz kadınlara
ve temiz kadınlardan temiz erkeklere geçti. O nur da, zerre ile
birlikte, alınlardan alınlara geçti.) [Şevahid]
Bu nur, kâfire geçmediği gibi, zina gibi bir günah işleyen
mümine bile geçmiyordu. Bu bakımdan da Azer, Hazret-i İbrahim’in
babası değildi. [Hazret-i İbrahim’in babasının ismi Taruh idi.]
Enam suresinin 74. âyetinde, (İbrahim, babası Azer’e dediği
zaman...) buyuruluyor. Burada Azer kelimesi, baba kelimesinin atf-ı
beyanı olduğu Beydavi tefsirinde yazılıdır. Bir kimsenin iki ismi olup,
birlikte söylenince, birinin meşhur olmadığı, ikincinin meşhur olduğu
anlaşılır. Meşhur olmayan birincisindeki kapalılığı açıklamak için
ikincisi söylenir. Bu ikincisine atf-ı beyan denir.
Hazret-i İbrahim iki kimseye baba demektedir. Birisi kendi
babası, diğeri de üvey babası ve amcası olan kişidir. İcaz, belagat
ve fesahat kaidelerine göre, âyet-i kerimenin manası, (İbrahim, ismi
Azer olan babasına dediği zaman) demektir. Böyle olmasaydı,
sadece (Azer’e dediği zaman) veya (Babasına dediği zaman)
demek yetişirdi. Eğer Azer kendi öz babası olsaydı Babası kelimesi
fazla olurdu. Türkçe’de bile (Babam Ali geliyor) denmez, (Babam
geliyor) denir.
Kur’an-ı kerimde amcaya baba denilmektedir. Hazret-i İsmail,
Hazret-i Yakub’un amcasıdır. Fakat Kur’an-ı kerimde (Amcan İsmail)
denmiyor, (Baban İsmail) deniyor. Çocukları, Hazret-i Yakub’a
(Babaların İbrahim ve İsmail ve İshak...) diyor. (Bekara 133) Yani,
(Baban İbrahim, baban İsmail ve baban İshak) deniyor. Halbuki
Hazret-i İsmail, Hazret-i Yakub’un babası değil, amcasıdır.
Tefsirlerde, Kur’an-ı kerimde amcaya baba denildiği bildirilmektedir.
Resulullahın yaşlı köylüye, amcaları olan Ebu Talibe ve Hazret-i
Abbas’a baba dediği, çeşitli muteber kitaplarda yazılıdır.
Yalnız Araplarda değil, çeşitli milletlerde, amcaya, üvey babaya,
kayınpedere ve yardımsever zatlara baba demek âdettir.
Türkiye’de de, insanlara iyilik eden, onları himayesine alan
kimselere mecaz olarak, "Baba adam", "Fakir babası" dendiğini
hepimiz biliriz. Yaşlı kimselere de hürmeten "Baba" denir.
Yaşlı kadınlara da "Ayşe ana", "Fatma ana" veya "Hacı anne"
dendiği meşhurdur. Böyle söylemekle, yani baba demekle, o kimse
bizim babamız olmadığı gibi anne dediğimiz kadın da annemiz
olmaz. Bunlar hürmet için söylenir.
Yine yaşlı kimselere, bir akrabalığımız olmadığı halde, "Amca,
dede", yaşlı kadınlara da, "Teyze, nine" deriz. Bunlar bir saygı
ifadesidir.
Bu bakımdan Hazret-i Yakub’un öz babası Hazret-i İshak iken,
Kur’an-ı kerimde, Hazret-i Yakub’a hitaben (Baban İsmail)
buyurulmuştur.
[İmam-ı Süyuti hazretleri, Kitabüd-derc-il-münife kitabında
Azer’in Hazret-i İbrahim’in amcası olduğunu vesikalarla ispat
etmektedir.]
(Babam ve baban ateştedir) hadis-i şerifi için âlimler iki türlü
açıklama yapıyorlar:
1- Bu hadis-i şerif, Ebu Lehebin Cehennemde olduğunu
bildirmektedir. Çünkü Arablar amcaya da baba derler. (El
müstened)
2- Bu hadis-i şerif, imanlı oldukları bildirilmeden önce, ictihad ile
söylenmiş idi. İmanlı oldukları sonradan bildirildi. (Mir’at-i kâinat)
[Hazret-i Hatice’nin iki çocuğu için de böyle buyurmuştu.
Cehennemde olmadıkları sonradan bildirildi. (Ahvali etfalilmüslimin)]
Resulullah efendimiz ümmi idi
Sual: Peygamberimiz, okuma yazma biliyor muydu?
CEVAP
Resulullah efendimizin okuma yazma bilmediği âyet-i
kerimelerle, hadis-i şeriflerle ve tarihi olaylarla sabittir. Resulullah
ümmi idi, yani kitap okumamış, yazı yazmamış, kimseden bir ders
görmemiş idi. Mekke’de doğup, büyüyüp, belli kimseler arasında
yetişip, seyahat etmemiş iken, Tevrat’ta ve İncil’de ve Yunan ve
Roma devirlerinde yazılmış kitaplarda bulunan bilgilerden,
hadiselerden haber verdi. İslamiyet'i bildirmek için, Müslümanlara
mektuplar yazdırıp yolladı. Hicretin altıncı senesinde Rum, İran ve
Habeş hükümdarlarına ve diğer padişahlara mektuplar gönderdi.
Kur'an-ı kerimi kâtiplerine yazdırdı.
Batılılar, zaten (İslam Peygamberi) ifadesiyle Peygamberimize
inanmadıklarını, Onu Peygamber olarak kabul etmediklerini
bildiriyorlar. Peygamber efendimizin bu bilgileri, başkalarından
öğrendiğini savunabilmeleri için de, Onun okur yazar olduğunu
söylüyorlar. Tevrat ve İncil’e ait bilgileri seyahat ettiği yerlerdeki
papazlardan öğrendiğini iddia edebilmek için bu iftiraya baş
vuruyorlar. Misyonerlere uşaklık eden bazı bid’at ehli de buna
inanıyor. Halbuki Peygamber efendimizin ümmi olduğu, yani okur
yazar olmadığı pek meşhurdur. Bütün bilgileri vahiy ile Allahü
teâlâdan öğrendi.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Sen bundan [Kur'an-ı kerim indirilmeden] önce, bir yazı, bir
kitap okumadın, elinle de yazı yazmadın. Böyle olsaydı, bâtıl
yoldakiler şüpheye düşerlerdi.) [Ankebut 48] (Müşrikler, Kur’anı
başkasından öğrenmiş veya önceki semavi kitaplardan almış
derlerdi. Yahudiler de, Onun vasfı Tevrat’ta ümmi olarak
bildirilmiştir, bu ise ümmi değil diye şüpheye düşerlerdi.)
(Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de [ismini ve sıfatını] yazılı
buldukları ümmi nebi olan o Resule [Muhammed aleyhisselama,
iman edip] tâbi olanlara [çeşitli nimetler vereceğiz]. O resul, onlara
iyiyi emreder, onları kötülüklerden alıkoyar, temiz ve hoş
şeyleri kendilerine helâl kılar, murdar ve kötü şeyleri de
üzerlerine haram kılar, sırtlarından ağır yükleri indirir,
üzerlerindeki zincirleri kırar, [Yapılması güç ağır teklifleri kaldırır
kolaylarını emreder] işte o vakit ona iman eden, ona kuvvetle
saygı gösteren, ona yardımcı olan ve onun peygamberliği ile
birlikte indirilen nuru izleyen kimseler var ya, işte onlar
saadete, kurtuluşa erenlerdir.) [Araf 157]
(De ki: "Ey insanlar, elbette ben, göklerin ve yerin
hükümranı, Ondan başka ilah bulunmayan, dirilten ve öldüren
Allah'ın, hepiniz için gönderdiği resulüyüm. Allah’a ve Onun
ümmi nebi olan Resulüne uyun ki doğru yolu bulasınız.) [Araf
158]
Allahü teâlânın böyle bildirmesi, ümmî olduğu, [okur yazar
olmadığı] halde kendisinin bütün ilimlerin zirvesinde bulunmasından
dolayıdır. Resul denmesi Allah’a göre, Nebi denilmesi de kullarına
göredir. Yani O, Allah’ın elçisi olmak bakımından, Resul, halka
Hakkın emirlerini tebliğ etmesi yönüyle de Nebi’dir. (Beydavi)
Alak suresinin birinci âyetinde ikra = oku buyurulup, üçüncü
âyetinde tekrar oku buyurulması, ben okumak bilmem demesinden
dolayıdır. (Beydavi)
Sahihi Buhari’de şöyle bildirilmiştir:
Resulullah, peygamberliği bildirilmeden önce sahih rüyalar
görürdü. Gördüğü rüyalar gündüz aynen çıkardı. Çoğu geceleri Hira
dağındaki mağarada ibadet ile geçirirdi. Ramazan ayında bir gün
Hira dağındaki mağarada ibadet ile meşgul iken, bir kimse [Cebrail
aleyhisselam] geldi. Elinde ipekten bir örtü vardı. Resulullah
efendimiz şöyle buyurmuştur:
(O kimse bana “Oku” dedi. (Ben okuma bilmem) dedim.
Elindeki örtüyü başımın üzerine koydu. Başımı ve yüzümü örttü.
Sonra o örtüyü başımdan kaldırdı ve “Oku” dedi. Ben yine (Okuma
bilmem) dedim. Yine önceki gibi, Alak suresinin (İnsanı bir
“alak”tan [döllenmiş yumurtadan] yaratan Rabbinin adıyla oku!
Oku, insana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin
en büyük kerem sahibidir) [mealindeki] âyet-i kerimeleri okudu.
Ondan işittiklerim kalbime tamamen yerleşti.) [Bundan sonra oku
dendiği zaman öğrendiklerini aynen tekrarlamıştır.]
Resulullah efendimiz ile Kureyş arasındaki antlaşmayı Hazret-i
Ali yazdı. Antlaşmanın başına Bismillahirrahmanirrahim ve
Muhammedün Resulullah yazdı. O sırada henüz iman etmemiş
olan Süheyl bin Amr dedi ki:
(Bizim kitabımıza göre ben Rahmanı bilmem, onun yerine
Bismike Allahümme yaz. Muhammedün Resulullah yerine de
Muhammed bin Abdullah yaz. Eğer biz Onun Peygamberliğini
kabul etseydik, zaten Onunla savaşmazdık.)
Eshab-ı kiram ile Süheyl arasında konuşmalar devam ederken,
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- Ya Ali, Onu sil, Süheylin dediği gibi yaz.
Hazret-i Ali’nin, edebinden silmeye eli varmadı. Resulullah
efendimiz, (Silinecek yeri bana gösterin de orasını sileyim)
buyurdu. Gösterdiler ve orasını sildi. (Şevahid-ün nübüvve)
Bu vesikalara rağmen, bid’at ehli bile olsa, Müslüman olan bir
kimse, Resulullah okur yazardı diyemez. Kâfirlerin demesinin zaten
bir kıymeti yok. Yılanın zehir saçmasına benzer.
Bugün 172075 ziyaretçi (515856 klik) kişi burdaydı!

DUYURU PANOSU

SİTEMİZDE ULAŞMAK İSTEYİPTE ULAŞAMADIĞINIZ KONULARI MESAJLA BİLDİREBİLİRSİNİZ.... İSLAMİ BİLGİLER

Video

TR.GG REKLAM

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol